16 Aralık 2024 Erzurum'da Deprem Oldu Mu? Teyit Edildi mi? Yoksa Evde Çamaşır Makinesi Çalışıyordu da Bizi Mi Kandırıyorlar?
Selam forumdaşlar! Bir anda telefonlar çalmaya, insanlar "Deprem mi oldu?" diye sorup durmaya başladığında, haliyle insan ister istemez kafasında birkaç senaryo kuruyor. Hani o hep duyduğumuz "saatin tik takları bile depreme benziyor" söylemi vardır ya, işte dün Erzurum'da öyle bir an yaşadık. Ama emin olun, hepimiz birbirimize sormadan önce bir kere “Ya bu bir deprem mi, yoksa evdeki çamaşır makinesi yine devrim yapmaya mı başladı?” dedik. Neyse ki bir şekilde bir şeyler olmuş, ama nedir, ne değildir?
Hadi gelin, baştan söyleyeyim: "Deprem mi oldu, yoksa biz mi abartıyoruz?" sorusunun etrafında bir çorba gibi dönen, esprili ve biraz da çözüm odaklı bir tartışma başlatalım! Erkeklerin stratejik yaklaşımlarını ve kadınların empatik bakış açılarını da birleştirerek eğlenceli bir analiz yapalım.
Erkekler Stratejiden Vazgeçmez! "Deprem Var mı, Çıkıp Gidiyor muyuz?"
Erzurum'da gerçekten bir deprem olmuş, ama mesela erkeklerin yaklaşımına bakınca, hemen ‘stratejik’ bir çözüm arayışı başlıyor. “Nerede evdeyim, hangi yolu takip ederim, çıkarken hangi kapıdan giderim, yer sarsıldığında en güvenli köşe neresi?” Hani bir deprem mi oldu, ama erkekler sanki ‘taktiksel’ bir askeri operasyona çıkıyorlar gibi!
Beni tanıyorsunuz, hemen "Yanımda ne var? Cep telefonum, ayakkabılarım, büyük ihtimalle yastığımı alıp gitmek zorunda kalacağım!" diyordur bir erkek arkadaşımız. Depremin büyüklüğü, sarsıntı süresi ve nereden geldiyse çok da önemli değil. En önemlisi “Nerede daha güvenliyim, bir dakika, önce evdeki küçük batarya yedeğini almak gerekebilir” şeklinde bir yaklaşım. Stratejiyi en yüksek seviyeye taşır. Hani, o kadar hızlı düşünüyorsunuz ki, bir deprem olsa, bütün şehirden önce siz güvenli bölgedesiniz!
Erkeklerin deprem anında böyle stratejik bir yaklaşım sergileyip sonra dükkanın kapalı olduğunu görünce "Herhalde gitti" demesi de çok karakteristik değil mi? Bir de o anki azimle, “Ben bu yolu daha önce denemiştim, kolları sıvayalım!” derken; çoğu zaman gerçekten de daha çabuk bir şekilde halledebilirler! Yani depremi bile hallederler de, doğru yolu bulmak için iki saat kaybolabiliyorlar, ama olsun, bu da bir başarı!
Kadınlar İçin Deprem, Kucaklayıcı Bir Duygu Haline Gelir! "Kimse Üzülmesin, Hep Birlikte Bir Çözüm Buluruz!"
Kadınların yaklaşımı ise tamamen farklı! Depremi duyduğunda ilk aklına gelen şey "Aman canım, herkes iyi mi, kimseye bir şey oldu mu?" oluyor. Bir depremle ilgili paniklemeden önce kadınların içindeki empati duygusu hemen devreye giriyor. Evet, belki evdeki çamaşır makinesi çalışıyordu ve bu yüzden sarsılma sesleri normal, ama kadınlar yine de "Herkes güvende mi?" diyerek çevresindeki herkesi kontrol etmeden rahat edemiyorlar. Ve o an sosyal medya aktif! “Evde bir şey olduysa komşu bizi arar, yoksa başkasına da sormalıyız” diye düşünen kadınlar, her şeyin yolunda gitmesi için oldukça dikkatli oluyorlar.
Çünkü kadınlar, depremi sadece bir “tremor” olarak değil, aynı zamanda bir "sosyal ilişki ve dayanışma anı" olarak da algılarlar. Yani önce eşinin ya da çocuklarının gerçekten güvende olduğunu kontrol etmek için her şeyi yaparlar, sonra belki kafalarına takılmaya başlarlar. Kadınlar için deprem sonrası hemen "Kafama takılan bir şey var mı?" sorusu devreye girer, hatta "Bu tür olaylarda kimse üzülemesin, hep birlikte bir çözüm buluruz!" şeklinde bir birlik mesajı verebilirler.
Bir erkek ‘taktiksel’ düşünürken, kadınlar depremi sanki bir terapi seansına çevirip tüm mahalleyi kontrol etme amacına yönelir. Evde biri hasta mı, çocuk üzülmesin mi, hiç önemli değil! “Gel, sana ne olduğunu anlatayım, bir çay içelim” derken, o an sadece sarsıntıdan çok, insanları birbirine yakın tutmayı dert edinirler.
Deprem Gerçekten Oldu mu, Yoksa Sadece Çamaşır Makinesi mi?
Şimdi, ciddi ciddi konuşalım. Deprem oldu mu, yoksa evdeki çamaşır makinesi mi devrim yapıyordu? Bunu öğrenmenin yolları da var aslında, ama erkekler genellikle "Tam olarak hangi büyüklükteydi?" diye sorarken, kadınlar "Bütün mahalle hala uykuda mı?" sorusuna takılır. Ancak bir gerçek var ki, depremden sonra geriye ne kaldıysa: her şeyin bir şekilde çözülüp biteceği! Çünkü kimse "Ya, bunlar da ne kadar takılmak istiyor" demez. Herkes birbirine destek olur, ister çamaşır makinesi ister gerçek bir deprem olsun!
Forumda Tartışma Başlatıyorum! Hadi Bakalım, Deprem Gerçekten Oldu mu? Kimseye Bir Şey Oldu Mu? Yorumlarınızı Bekliyorum!
Yani, şimdi elimizdeki verilerle bir analiz yapalım: Deprem mi oldu, yoksa sabahın erken saatlerinde çamaşır makinesinin yıkama moduna geçmesi mi sarsıntı yaptı? Erkekler hızla çözüme yönelik, kadınlar ise herkesin sağ salim olup olmadığını kontrol etmeye yönelmişken, biz forumdaşlar bir çözüm bulmaya ne dersiniz? Hadi bakalım, herkes ne düşündüğünü yazsın! Depremi evde hissettiniz mi, yoksa sadece “Düşen çamaşır makinesiyle mi” paniklediniz? Yorumları bekliyorum!
Selam forumdaşlar! Bir anda telefonlar çalmaya, insanlar "Deprem mi oldu?" diye sorup durmaya başladığında, haliyle insan ister istemez kafasında birkaç senaryo kuruyor. Hani o hep duyduğumuz "saatin tik takları bile depreme benziyor" söylemi vardır ya, işte dün Erzurum'da öyle bir an yaşadık. Ama emin olun, hepimiz birbirimize sormadan önce bir kere “Ya bu bir deprem mi, yoksa evdeki çamaşır makinesi yine devrim yapmaya mı başladı?” dedik. Neyse ki bir şekilde bir şeyler olmuş, ama nedir, ne değildir?
Hadi gelin, baştan söyleyeyim: "Deprem mi oldu, yoksa biz mi abartıyoruz?" sorusunun etrafında bir çorba gibi dönen, esprili ve biraz da çözüm odaklı bir tartışma başlatalım! Erkeklerin stratejik yaklaşımlarını ve kadınların empatik bakış açılarını da birleştirerek eğlenceli bir analiz yapalım.
Erkekler Stratejiden Vazgeçmez! "Deprem Var mı, Çıkıp Gidiyor muyuz?"
Erzurum'da gerçekten bir deprem olmuş, ama mesela erkeklerin yaklaşımına bakınca, hemen ‘stratejik’ bir çözüm arayışı başlıyor. “Nerede evdeyim, hangi yolu takip ederim, çıkarken hangi kapıdan giderim, yer sarsıldığında en güvenli köşe neresi?” Hani bir deprem mi oldu, ama erkekler sanki ‘taktiksel’ bir askeri operasyona çıkıyorlar gibi!
Beni tanıyorsunuz, hemen "Yanımda ne var? Cep telefonum, ayakkabılarım, büyük ihtimalle yastığımı alıp gitmek zorunda kalacağım!" diyordur bir erkek arkadaşımız. Depremin büyüklüğü, sarsıntı süresi ve nereden geldiyse çok da önemli değil. En önemlisi “Nerede daha güvenliyim, bir dakika, önce evdeki küçük batarya yedeğini almak gerekebilir” şeklinde bir yaklaşım. Stratejiyi en yüksek seviyeye taşır. Hani, o kadar hızlı düşünüyorsunuz ki, bir deprem olsa, bütün şehirden önce siz güvenli bölgedesiniz!
Erkeklerin deprem anında böyle stratejik bir yaklaşım sergileyip sonra dükkanın kapalı olduğunu görünce "Herhalde gitti" demesi de çok karakteristik değil mi? Bir de o anki azimle, “Ben bu yolu daha önce denemiştim, kolları sıvayalım!” derken; çoğu zaman gerçekten de daha çabuk bir şekilde halledebilirler! Yani depremi bile hallederler de, doğru yolu bulmak için iki saat kaybolabiliyorlar, ama olsun, bu da bir başarı!
Kadınlar İçin Deprem, Kucaklayıcı Bir Duygu Haline Gelir! "Kimse Üzülmesin, Hep Birlikte Bir Çözüm Buluruz!"
Kadınların yaklaşımı ise tamamen farklı! Depremi duyduğunda ilk aklına gelen şey "Aman canım, herkes iyi mi, kimseye bir şey oldu mu?" oluyor. Bir depremle ilgili paniklemeden önce kadınların içindeki empati duygusu hemen devreye giriyor. Evet, belki evdeki çamaşır makinesi çalışıyordu ve bu yüzden sarsılma sesleri normal, ama kadınlar yine de "Herkes güvende mi?" diyerek çevresindeki herkesi kontrol etmeden rahat edemiyorlar. Ve o an sosyal medya aktif! “Evde bir şey olduysa komşu bizi arar, yoksa başkasına da sormalıyız” diye düşünen kadınlar, her şeyin yolunda gitmesi için oldukça dikkatli oluyorlar.
Çünkü kadınlar, depremi sadece bir “tremor” olarak değil, aynı zamanda bir "sosyal ilişki ve dayanışma anı" olarak da algılarlar. Yani önce eşinin ya da çocuklarının gerçekten güvende olduğunu kontrol etmek için her şeyi yaparlar, sonra belki kafalarına takılmaya başlarlar. Kadınlar için deprem sonrası hemen "Kafama takılan bir şey var mı?" sorusu devreye girer, hatta "Bu tür olaylarda kimse üzülemesin, hep birlikte bir çözüm buluruz!" şeklinde bir birlik mesajı verebilirler.
Bir erkek ‘taktiksel’ düşünürken, kadınlar depremi sanki bir terapi seansına çevirip tüm mahalleyi kontrol etme amacına yönelir. Evde biri hasta mı, çocuk üzülmesin mi, hiç önemli değil! “Gel, sana ne olduğunu anlatayım, bir çay içelim” derken, o an sadece sarsıntıdan çok, insanları birbirine yakın tutmayı dert edinirler.
Deprem Gerçekten Oldu mu, Yoksa Sadece Çamaşır Makinesi mi?
Şimdi, ciddi ciddi konuşalım. Deprem oldu mu, yoksa evdeki çamaşır makinesi mi devrim yapıyordu? Bunu öğrenmenin yolları da var aslında, ama erkekler genellikle "Tam olarak hangi büyüklükteydi?" diye sorarken, kadınlar "Bütün mahalle hala uykuda mı?" sorusuna takılır. Ancak bir gerçek var ki, depremden sonra geriye ne kaldıysa: her şeyin bir şekilde çözülüp biteceği! Çünkü kimse "Ya, bunlar da ne kadar takılmak istiyor" demez. Herkes birbirine destek olur, ister çamaşır makinesi ister gerçek bir deprem olsun!
Forumda Tartışma Başlatıyorum! Hadi Bakalım, Deprem Gerçekten Oldu mu? Kimseye Bir Şey Oldu Mu? Yorumlarınızı Bekliyorum!
Yani, şimdi elimizdeki verilerle bir analiz yapalım: Deprem mi oldu, yoksa sabahın erken saatlerinde çamaşır makinesinin yıkama moduna geçmesi mi sarsıntı yaptı? Erkekler hızla çözüme yönelik, kadınlar ise herkesin sağ salim olup olmadığını kontrol etmeye yönelmişken, biz forumdaşlar bir çözüm bulmaya ne dersiniz? Hadi bakalım, herkes ne düşündüğünü yazsın! Depremi evde hissettiniz mi, yoksa sadece “Düşen çamaşır makinesiyle mi” paniklediniz? Yorumları bekliyorum!